Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tahir Büyükakın ve İtfaiye Daire Başkanı Ömer İslamoğlu’nun talimatıyla, 6 Şubat depremlerinin ardından kısa bir süre sonra bölgeye giden Kocaeli İtfaiyesi ekipleri, Kahramanmaraş’ta 22, Adıyaman’da 15, Hatay’da 45 kişi olmak üzere 82 kişiyi enkazdan kurtardı, 17 araç ve 108 personelle deprem bölgesinde kurtarma çalışmalarına katıldı.
‘SIRT ÜSTÜ OLARAK ANNESİNİN KUCAĞINDAYDI’
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı İtfaiye Ekip Amiri Zafer Yavuz, yaptıkları görevin onur verici olduğunu belirtti. Enkazdan 128 saat sonra sağ olarak çıkarılması nedeniyle kamuoyunda ‘Mucize bebek’ olarak anılan 28 günlük Halit Talha bebeği kurtaran ekipte yer alan Yavuz o anları anlattı. Yavuz, “Ben o sıra yan binadaydım. Neredeyse tuzla buz olmuş 5 katlı bir binanın temelinden çıktı. Bizi çağırdılar; geldim, tedbiri aldık ve içeri girdik. İçeri girdiğimde annesi vefat etmişti. Çocuk, sırt üstü olarak annesinin kucağındaydı. Ayağa sıkışmıştı, ağlıyordu. Onu öyle görünce tabii yaklaşık 130 saat durmuş. Yani öyle bir hikmet ki sağa, sola düşse belki yaşamıyor olacak. Anne karnında yüz üstü dursa yine yaşamıyor olacak çünkü nefessizlikten vefat edecek; tam sırt üstü kalmıştı” ifadelerini kullandı.
‘PARMAĞIMI TUTTU, BIRAKMADI’
Yapılan kurtarma çalışmasını da anlatan Yavuz, “Çok dar yeriniz. Yani bir malzeme, alet oynatacak kapasiteniz yok, yeriniz yok. Bir de canı acır, çok küçüktü yani bir avuç kadar bir çocuktu. İsminin Halit Talha olduğunu daha sonra öğrendik. Onu kurtardık, dışarıya yavaş yavaş çıkarmaya çalışınca parmağımı tuttu. Bu, çok hoşuma gitti. Ben de ‘Herhalde bana teşekkür ediyor’ dedim; benim parmağımı bırakmadı. Biz de o parmağımı tutarken birlikte çıktık. Ben hiç enkazdan çıkmazdım; sadece onunla çıktım. Ben enkazdan çıkardığım zaman dışarıya veriyordum. Ben çıkana kadar herkes ambulansa vermiş oluyordu ama onda parmağımı tutunca ben de onunla birlikte çıktım, ambulansa kadar bırakmadı. Ambulansta arkadaşlara teslim ettim. Sonra döndüm. O çocuk çok acıkmıştı, ağlıyordu. Sağlık açısından bir problem olmadığını bilsem orada doyurur ondan sonra çıkarırdık” dedi.
İtfaiye Çavuşu Ammar Dokumaz
‘1999 DEPREMİNDE KAYBETTİĞİM BABAMI ÇIKARIYORMUŞ GİBİ MÜCADELE ETTİM’
Kocaeli İtfaiyesi Çavuşu Ammar Dokumaz ise 17 Ağustos 1999’da meydana gelen Gölcük merkezli depremde Kocaeli’de ikamet ettiğini söyleyerek, “Bizim de burada evimiz yıkıldı, başta babam olmak üzere kayıplarımız oldu. Amcalarım, yengelerim vefat etti. 2009 yılında işe girdikten sonra ben zaten bu konuda olan tecrübemi yani 17 Ağustos’ta kayıpların verdiği tecrübemi ortaya dökebilecek bir ortam buldum iş yerimde. Yıllar geçti tabii, tecrübelendik. Elimizden geldiğince işimizi öğrenmeye çalıştık” diye konuştu.
6 Şubat’ta Adıyaman’ın Besni ilçesinde görevlendirildiğini anlatan Dokumaz, “Ben depremde babamı enkazdan çıkaramadım; daha küçük çocuktum. Orada babamı çıkarıyormuş gibi mücadele etmeye çalıştım. Zaten ilk çıkardığım kişinin adı Ahmet’ti. Babamın adı da Ahmet’ti. Öyle olunca tabii duygusallaştım. Yani çok zorlu bir pozisyondaydı. Üste 3 kat vardı. 2 kat altında tamamen kolonlar devrilmiş pozisyondaydı, içeri giriş çok zordu ama sesini de duyuyorduk. Sesini duyduğumuz için bırakıp da gidemiyoruz tabii. İçimizde kesinlikle umutsuzluk var çünkü çok soğuktu. Enkaz üzerinde kar vardı, elimizdeki imkanlar dahilinde bir kepçe bulduk. Desteklemeyi kepçe ile yaptık. Girilmemesi gereken bir pozisyonda girmeye çalıştık. Nihayetinde enkazdan Ahmet ve oğlunu çıkarttık. Maraş depreminde ilk deneyimimiz bu oldu, zaten ondan sonra ağlamaya başladık, 1 saat kendimize gelemedik. Onları çıkarttıktan sonra gerisi sel gibi geldi yani” dedi.
‘MALZEMELERİ TAM TOPLARKEN ORADA MUCİZEVİ BİR OLAYLA KARŞILAŞTIM’
Depremin Antakya’yı daha çok etkilediğini belirten İtfaiye Çavuşu Dokumaz, “Daha girişinde yıkılan evleri, yıkılış şekillerini gördük. Yani depremin oraya bir tık daha fazla vurduğunu anladık” dedi. Antakya’da enkazdan kurtardıkları çocukla ilgili de Dokumaz, şunları söyledi:
“Çocukla ilk yüz yüze geldiğim anda beynimden vurulmuşa döndüm, yani çocuğun durduğu pozisyonu bizim girdiğimiz pozisyona baktım. Çok iç kesimdeydi. Çocuğu alacağımız pozisyonu ayarladık, çektik, çıkardık. Amirimiz, ‘Ekipmanları toplayın’ dedi, sonra içeriye tekrar girdik. Tam toplarken orada işte mucizevi bir olayla karşılaştım. Bunu hiç unutamıyorum. Yani tekrar o çocuğu aldıktan sonra feneri almak için daha iç kısımdaki yere girdiğimde bir ayak gördüm. Ufak bir ayak yani. Üzerinde babasının cesedi vardı, muhtemelen herkes ceset olduğunu düşündü. Şöyle bir ayağa dokundum çünkü beyaz duruyordu, daha henüz kararmamıştı. Ayağı tuttuğum anda ayağın oynadığını hissettim ama tabii 8-9’uncu gün, yarı halüsinasyondaymışız gibi çalışıyoruz. Bir daha tuttum, ayak bir daha oynadı. Böyle içim çok acayip bir heyecanla doldu, ayağı çektim, o da ayağını çekince ‘Burada canlı var’ diye bağırdım ve arkadaşlarıma sesimi duyurdum. Herkes tekrardan içeri girdi. Tekrardan pozisyonumuzu aldık. Meğer kardeşi oradaymış. Kardeşini de çıkarttık. Bu kesinlikle benim için mucize bir kurtarma operasyonuydu. Tabi çıktıktan sonra şöyle kenara geçip oturduğum zaman, beynimde canlandırdığım zaman onun vicdani rahatlığı benim gerçekten çok huzur içerisinde nefes almamı sağladı; çok mutlu etti beni” ifadelerini kullandı.
‘YAĞMUR ÇOK ÜŞÜDÜĞÜNDEN BAHSETTİ
Kartepe İtfaiye Grup Vardiya Amiri Alkan Özdemir, 1999 Depremi’nde görevde olduğunu, Gölcük ilçesinde 16 yaşındaki Hacer ‘i yaklaşık 1,5 günlük çalışmalar sonucu kurtardıklarını anlattı. Kahramanmaraş’ta depremden 40 saat sonra kurtarılan 9 yaşındaki Yağmur Albayrak’ın kurtarılma anlarını da anlatan Özdemir, “Benim özellikle unutamadığım, sonradan da takibini yaptığım şu anda iyi olduğunu bildiğim bir Yağmur isimli kızımız vardı. Kahramanmaraş’ta özellikle çok yüksek katlı binaların olduğu bölgede yıkılan bir binanın içindeydi. Babasıyla birlikte mahsur kalmıştı. Babasıyla birlikte kendileri yan yanaydı ve ayağı babasının vücudunun içinde kitlenmiş şekildeydi. Ona da zarar vermeden çıkartmak için çok uzun bir süre yoğun bir şekilde çalıştık. Onu telkin etmeye çalıştık; hava soğuktu. Kendisiyle devamlı konuşurken üşüdüğünden bahsetti; yanlış hatırlamıyorsam hep anneannesine ya da babaannesine gitmek istediğini söyledi. Biz soğuktan korumak, o rüzgarı kesebilmek için battaniyelerle, çarşaflarla bütün enkazın etrafını sardık, bir yandan da çalışmaya devam ettik. Artık doktor bize, ‘Ayağı yerinden çıksa bile hipotermiye girmesin diye hızlıca çıkartın’ dediğinde biz, insan zinciri kurarak kendisinin koltuk altından tutup bütün personelle birlikte dışarı hızla çekmeye çalıştık ama yine çıkartamadık. Üst taraftan bir yandan da dikeyde çalışan diğer itfaiyecilerimiz o enkazı kazarak onun hemen yanından dikey olarak indi. Yaklaşık 8 saat bir çalışmaydı. Özellikle salonda bulunan koltuğun alınması gerekiyordu ama alma riski de şuydu; onu alsaydık destekleme unsuru olan o koltuk, binanın yani o enkazın çökmesine sebep olacaktı. Yani o kadar hassas bir çalışma yaparak 8 saat içerisinde onu oradan aldık. Şu an Yağmur iyi; ben takip ediyorum. Depremde unutamadığım onun sesleri, üşümesi, gitmek istediği yeri belirtmesi. Çünkü annesini ve küçük erkek kardeşini de kaybetmişti. Babasıyla birlikte hayatta kalmışlardı” dedi.
‘HER TECRÜBELİ İTFAİYECİ BİLİR Kİ ASLINDA HİÇBİR OLAYA TAM OLARAK HAZIR DEĞİLSİNİZDİR’
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı Önleme ve Eğitim Şube Müdürlüğü eğitmeni Hasan Koyunlu da mesleğe başladıktan yaklaşık 1 yıl sonra 17 Ağustos 1999 Depremi’ni yaşadıklarını anlattı. Koyunlu, “Afet meydana geldiğinde bu afetle hem bir vatandaş olarak hem de bir itfaiyeci olarak karşılaştım. Olaylara müdahale ettikten sonra meslek olarak da belli süreleri geçirdiğiniz zaman artık kafanızda birtakım şeylerin oturduğunu düşünüyorsunuz. Her şeye hazır olduğunuzu düşünüyorsunuz ancak her tecrübeli itfaiyeci bilir ki aslında hiçbir olaya tam olarak hazır değilsinizdir. Ne zaman ki olayla karşılaşırsınız, ona yönelik stratejiler geliştirmeniz gerekir. Kentteki yıkımı gördüğüm an düşündüğüm tek şey, bu olayın bizim karşılaştığımız 17 Ağustos’un biraz daha ötesinde olduğuydu. Çünkü bizim duyduğumuz, televizyonlarda izlediğimiz, videolarda gördüğümüz bir Antakya vardı; kafamızda bir imaj vardı ve böyle bir kentin bu şekilde bir yıkıma uğraması gerçekten çok üzücüydü” diye konuştu.
‘MAALESEF YAKINLARI SAĞ ÇIKARTILAMADI’
Deprem bölgesinde yaşadıklarını da paylaşan Koyunlu, şöyle devam etti:
“Vatandaşlar haklı olarak kendi yakınlarının bulunduğu binada çalışılmasını istiyorlar. Gittiğimiz günün sabahı bir hanımefendi geldi. İç Anadolu’dan bir ilden geldiğini söyledi ve ‘Benim yakınlarım şu aşağıdaki enkazda, lütfen hemen oraya bir ekip yönlendirebilir miyiz, sesleri varmış hala’ dedi. Kendisine hızlı bir şekilde yardımcı olabileceğimizi, ekiplerimizin sahada olduğunu ancak hızlı bir şekilde oraya da bir ekibi mümkün olan en kısa sürede yönlendireceğimiz konusunda bilgi verdim. Hanımefendi teşekkür etti fakat ağlamaklı gözleriyle geriye döndü ve şunu söyledi; ‘Kocaeli’den mi geliyorsunuz’ dedi. Evet, ‘Biz, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi itfaiyesiyiz’ dedim. ‘Halimizden siz çok iyi anlarsınız sizden ricam lütfen hızlı bir şekilde sizden yardım bekliyorum. Çünkü bizim acımızı siz yaşadığınız, bizi en iyi siz anlarsınız’ dedi. Bu gerçekten benim için meslek hayatımda karşılaştığım en duygusal anlardan bir tanesiydi. Biz o hanımefendiye yardımcı olabildik mi? Evet, yardımcı olduk. O enkazda bir ekibimiz görev yaptı. Maalesef yakınları sağ çıkartılamadı. Orada, Kocaeli isminin depremle özdeşleşmiş olduğunu gördüm. Aynı şey sadece bizim için geçerli değil. Düzce, Yalova, İstanbul, Sakarya için geçerli. Halkımızın şuna da dikkat etmesi gerekiyor; bizler depreme hazırlıklı olurken depremden sonrasına da hazırlıklı olmalıyız. O yüzden AFAD Başkanlığımız tarafından düzenlenen, her ilde tertiplenen, her ilde ilgili belediyeler tarafından düzenlenen ki Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olarak bizler de veriyoruz yangın eğitimlerine, ilkyardım eğitimlerine katılsınlar çünkü olay meydana geldikten sonra, afet meydana geldikten sonra gösterilen ilk reaksiyon çok büyük önem taşıyor” dedi. (DHA)
More Stories
Kayseri’de Duvar Yazısı Cezası
Suriye First Ladysi Latife’nin bilinmeyenleri… Şara’nın kaçıncı eşi, eğitimi ne…
Japonya, Deprem Desteğini İki Yıldır Sürdürüyor